Ünlü
bir hukukçunun, İstanbul Üniversitesi’nde uzun yıllar ders veren Kework
Acemoğlu’nun çocuğu olarak dünyaya gelmesi, akademik hayata dair önemli bir
şanstı onun için. Ancak bu tek başına onun başarısını açıklamaya yetmez. 1986
yılında Galatasaray Lisesi'ni bitirip, lisans eğitimini İngiltere'nin York
Üniversitesi'nde tamamladıktan sonra, yüksek lisans ve doktora derecesini ekonomi
eğitiminde haklı bir prestije sahip Londra Ekonomi Okulu'ndan
aldı. 1992-93 yılları arasında Londra Ekonomi Okulu'nda ders verdikten
sonra, 1993'te ABD'deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde ders vermeye
başladı.
Pek çok ödüle layık görüldü, pek çok bilimsel makale, kitap ve proje yazdı. Google Scholar’a göre dünyanın en fazla yayın yapan ve en çok atıf alan 10 ekonomistinden biri. Ekonomi haberleri takip edenlerin yakından tanıdığı bir isim olan Daron Acemoğlu'ndan bahsediyorum.
Pek çok ödüle layık görüldü, pek çok bilimsel makale, kitap ve proje yazdı. Google Scholar’a göre dünyanın en fazla yayın yapan ve en çok atıf alan 10 ekonomistinden biri. Ekonomi haberleri takip edenlerin yakından tanıdığı bir isim olan Daron Acemoğlu'ndan bahsediyorum.
Acemoğlu, Dar Koridor (the Narrow Corridor – States, Societies, and the Fate of Liberty) isimli yeni kitabının
tanıtımı için 20 Aralık’ta Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da bir
konferans verecekti. Kitabın Türkçe baskısı Ocak ayında okuyucuyla
buluşacağı için, kitabın temel yaklaşımını erkenden öğrenmek ve Nobel Ekonomi
Ödülü’nün müstakbel sahiplerinden biri olarak gördüğüm Acemoğlu’nu Boğaziçi
Üniversitesi’nin Bebek sahiline bakan kampüsünün güzel havasını içime çekerek
dinlemek ve son zamanlarda ufkumuzu daraltan boğucu atmosferden çıkmak için iyi
bir fırsattı.
Konferans, Avrupa Komisyonu ve
UNDP’nin desteğinde oluşan Kapuscinski Development Lectures serisinin bir
parçasıydı ve Columbia Global Centers-İstanbul tarafından organize
ediliyordu.
Konferans öncesinin benim için
asıl sürprizi, Daron Acemoğlu ile tanışma fırsatı bulmak oldu. Vereceği
röportajlar için iki saat önce salona doğru gelen Acemoğlu ile Albert Long Hall
önünde karşılaştık. Kısa bir tanışma sonrasında, Türkiye’de
akademinin hali pür melalini konuştuk. Kendisinin samimi ve mütevazı
halini buraya not etmeyi bir borç olarak görüyorum.
Salonda yer bulmak için bir aydan
fazla zaman önce yer ayırtmış olmanın avantajını yaşadım. Çünkü konferansa ilgi
yüksekti ve sunumun başlamasına bir saat kala salon tamamen doldu. Kısa açılış
konuşmalarından sonra Dar Koridor’u Acemoğlu’nun kendi ağzından dinlemeye
başladık. Sade bir sunumda ününün hakkını veren bir birikimle konuşan Acemoğlu,
Dar Koridor’dan neyi kastettiklerini açıklamakla başladı konuşmasına.
Dar
Koridor nedir?
Dar Koridor kitabı, güçlü
devletin güçlü toplumla dengelendiği bir ortamda gelişimin daha hızlı olduğu
fikri üzerine kurulu. Tek başına güçlü devletin otokratik ve diktatöryal
yapılar ürettiğini ve tek başına güçlü toplumun ise devlet ve toplum düzenini
ortadan kolayca kaldırabilen kaotik bir yapı sunduğunu anlatıyor.
Şöyle diyor: 'Güçlü devlet birçok
toplumda var ama problem şu ki güçlü devlet olduğu zaman onu kontrol etmek de
çok zor. 'Dar Koridor' dediğimiz bir fikir, hem güçlü ve nitelikli bir devlet
olması hem de bu devletin gücüne rağmen toplumun denetiminde olması demektir.
'Dar Koridor' bu iki güç odağının dengeli bir hale gelmesiyle kurulan bir
fikir. Hem devlet nitelikli olacak hem de toplum devleti denetleyebilecek
araçlara ve özgüvene sahip olacak.'
‘Toplumun gücünün zayıflamasıyla
birlikte refahın paylaşımında sorunlar ortaya çıktığını, fırsatların eşitsiz
bir şekilde dağıtıldığını, bazı kişi veya kurumların sistemden daha fazla
yararlandığını, bazılarının unutulduğunu görüyoruz’ diyen Acemoğlu, toplumun
gücünü kazanmadan süreci tersine çevirmenin imkânsızlığına dikkat çekti.
‘Demokrasi açısından mutlu
zamanlardan geçmiyor dünyamız’ diyen Acemoğlu, Çin-Brezilya-Şili-Türkiye
örnekleri üzerinden Dar Koridor’un içinde kalmanın ne kadar zor olduğunu anlattı.
Konferanstaki herkesin merak
ettiği konuların başında Türkiye’nin durumu vardı. Acemoğlu, özellikle 2002’den
sonraki dönemde AB reformları kapsamında, güçlü devlet ve güçlü toplum için
önemli adımlar atıldığını, ancak sonrasında sürecin gerilediğini ifade etti.
Özgürlüklerin gerilemesinin toplumun gücünü azalttığını, toplumun sesinin daha
az çıktığını, medyanın bu konuda rolünün arka planda kaldığı günlerden
geçildiğini, bu nedenlerle Türkiye’nin Dar Koridor’un solunda, yani daha
otokratik bölümde kaldığını belirtti.
Önemli sorulardan birisi,
‘Türkiye’nin son dönemdeki bu tercihi, ekonomik sorunlarını derinleştiriyor
mu?’ şeklindeydi. Acemoğlu’nun yanıtı ‘evet’ oldu.
Dar
Koridor’u Dinliyorum Gözlerim Kapalı…
Acemoğlu’nun yaklaşımı, Batıdan
kopmaya başlayan ve Rusya ve Çin’in domine ettiği bir dünyaya yüzünü dönen
Türkiye’yi izah ediyor. Batıya yüzünü dönmenin gerekleri hukukun üstünlüğü,
demokrasi, özgürlük, şeffaflık, hesap verebilirlik ve reform gibi kavramlarla
toplumu güçlü kılmak ve devleti hukukla sınırlandırmaktır. Bir anlamda, toplum
ve devleti güç dengesinde tutarak, dar koridorda kalabilmektir.
Oysa yüzünüzü Rusya ve Çin’e
dönerseniz, muhataplarınızdan demokrasi, hukuk, özgürlük ve reform gibi kavramlar
duymazsınız. Bunlar yerine daha fazla tek sesli, toplumun gücünün eridiği,
hukukun ön planda olmadığı, demokrasinin sandığa indirgendiği, güvenlik odaklı,
şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi olgulardan uzaklaşılan bir dünyaya merhaba
demek, dar koridorun dışında bir noktaya düşen politik tercih olur.
Dar Koridor’un dışındaki
Türkiye’de gözlerim kapalı Acemoğlu’nu dinlerken, Bebek sahiline vuran
dalgaların sesine eşlik ederek yüzümüze değen ve insanı uyanık tutan serinliği
hissettim. Anlaşılan şu ki, her anlamda önümüz kış. Bahar için ümit var mı?
Elbette var. Tabi ki, sabredip, beklemesini ve çalışmasını bilenler için…
Hisleriyle değil, aklıyla düşünen ve özgürlüğüne düşkün bireylerden oluşan
toplumlar için…
Prof. Dr. Daron Acemoğlu
Konferansın tamamını dinlemek için linkler:
Güzel yazı. Teşekkürler...
YanıtlaSilDar Koridor'a girmek için mentalite değişmeli...
YanıtlaSil